11 Eylül 1986, Nice

Melda Onur
2 min readSep 11, 2020

--

Ablam ve Ben

4 gece 3 gündür yoldaydık, ilk duşa ulaşmak için 1 günümüz daha vardı. Sabah Nice’e yaklaşırken, şehrin ve manzaranın güzelliğine hayran kalmıştık. Mesela Monaco, Monte Carlo’yu görmüştük uzaktan. Trenle girseniz de bazı şehirler güzeldir.

(10 Eylül 1986, Venedik yazısı, https://medium.com/@meldaonur/dedeağaçtan-venedik-e-c6177f04fe05 )

11 Eylül 1986 günü sabahı Nice istasyonuna vardık. Dışarı adım attığımız anda nefis bir sabah kokusu çarptı, bugün bile hala benim koku hafızamda “Nice gibi kokuyor” tanımı vardır. İlk işimiz düzgün bir tuvalet bulup biraz tazelenmekti. Eşyaları emanete bırakıp şehre girdik. Bu arada Consignee (emanete bırakma) kelimesini ilk kez bu seyahatte öğrendim.

Nice sokaklarının sabahında güzel bir Eylül günü olacağının müjdeleri vardı. Erken saate rağmen havanın sıcak olacağı belliydi. Sokaklar yıkanmıştı, pırıl pırıldı. İşe giden kadınların ve erkeklerin parfüm ve losyon kokuları sarmıştı her yeri. Çok sayıda kuaför, güzellik salonu, eczane, sağlıkla ilgili satış yerleri olması dikkatimizi çekmişti. Zenginlik ve refah çok göründü. Ya da bizim geçtiğimiz mahalleler öyleydi. Bilemiyorum. Kısa bir yürüyüşün ardından güzelim Nice sahiline geldik. Herkese açık plajlar ve onlara sahip olmayan yolun gerisine çekilmiş oteller vardı. Bir süre sonra ellerinde plaj çantalarıyla gelenler kumsalı doldurmaya başladı. Ne yazık ki mayolarımız bavullardaydı. İspanya’da açılacaktı. Çünkü esas gezi İspanya idi.

O yıllarda öyle “dur şuradan bir mayo havlu alıp girelim” denecek yıllar değildi. Bir kere zaten paramız kısıtlıydı, kredi kartı da yoktu, şimdiki gibi sokak satıcıları, turistik tezgahlar yoktu. O yıllarda bir mağazaya girip almak herhalde İspanya’da kalacağımız 1 gecelik hostel fiyatı olurdu.

Günboyu Nice’i gezdik. Turistik trenlerle şehir turu yaptık. Nice’e bir daha hiç gidemedim. 14 Temmuz 2016 günü yani bizim 15 Temmuz felaketinden 1 gün önce, korkunç bir 14 Temmuz katliamı olmuştu, ama tabii ertesi gün Türkiye’de yaşananlar, katliamın büyüklüğünü gölgede bırakmıştı. O günkü görüntülerde aslında Nice’in çok da fazla değişmediğini düşünmüştüm. Değişmeyen, kimliğini kaybetmeyen şehirler var… Bunu ayrı bir yazı konusu yapacağım. Çünkü fotoğraflı belgelerim var.

Öğleden sonra trenle Cannes’a gittik. Orası da Nice gibiydi, çok güzeldi işte… Sokaklarda lüks arabaların, şık, bakımlı kadın ve erkeklerin gezdiği bir şehir.

Seyahatimizin esas amacı İspanya idi. Ama bilet aldığımız tren hattı üzerindeki şehirleri de görelim diye böyle bir program yapmıştık. Venedik ve Nice’te sabah inip eşyaları emanete verip dolaşacaktık. Ama esas istikametimiz Barcelona idi.

12 Eylül 1986, Ve İspanya… / Yarın

--

--

No responses yet