12 Ekim sancısı

Melda Onur
5 min readOct 12, 2020

--

Kolombiya’nın eski Devlet Başkanı Alvaro Uribe, 6 Ekim günü attığı 6 tweet’lik flood’unda Kolombiyalıları “sosyalizm tehlikesine” karşı uyarıyordu.

Devlet Başkanlığı yaptığı 2002–2010 dönemindeki faaliyetlerinden dolayı rüşvet ve yolsuzluk suçlamasıyla yargılanan Uribe, ev hapsi cezasına çarptırılmıştı. ABD’nin Latin Amerika’daki askerlerinden biri olan, ülkede yürütülen barış sürecine karşı çıkan, paramiliter grupları açıktan destekleyen sağ liderin bu çıkışının nedeni, yaklaşan 12 Ekim’di.

Keşiflerin İki Yüzü

1492’de Kristof Kolomb’un Amerika kıtasına ulaşması, her ne kadar Cenovalı denizci daha keşif yaptığının farkında olmasa da yeni bir kıtanın varlığının bulunması açısında Dünya tarihinde yeni bir dönemi başlattı. Belki de dünyada en fazla heykeli bulunan; doğduğu İtalya, yaşadığı Portekiz ve hayata veda ettiği İspanya tarafından sahiplenilen; adı bile her dilin kendisine özgü yazılan Kolomb yeni dünyada karşılaştığı yerli halklara karşı nazik bir kaşif miydi, yoksa bir kıtanın baştan başa sömürülerek halklarının yok edilmesine yol veren bir zalim miydi?

Tarih ve filmler Kolomb’u pek de kötü göstermez. Genelde kendisi iyi niyetlerle bu kıtaya gelmiştir. Yerlilere boncuk verir, altın alır vs. Ama korkunç bir katliam döneminin de kapısını açmıştır. Yani kendi iyidir ama çevresi kötüdür.

Kolomb’un iyi ya da kötü olduğunun ölümünden bunca yıl sonra tartışmaya açılması an meselesi. Ama şunu biliyoruz ki Avrupa’dan yaptığı yolculuklarda Amerika’da çıktığı her kara parçasının yeri bugün neredeyse biliniyor. Uzun yıllar boyunca İspanyol emperyalizminin ve resmi tarihin bir etkisi olarak keşifler ile vahşi sömürgecilik birbiri ile ilişkilendirilmiyordu.

Köken aynı ama anma şekli farklı

Kolomb’un Amerika’ya ayak bastığı tarih olarak kabul gören 12 Ekim çok uzun yıllardır, İspanya ve Latin Amerika’da çeşitli adlar adı altında kutlanıyor ya da anılıyor. Daha doğrusu her ne kadar 12 Ekim’in orijini aynı olsa da ülkelerin 12 Ekim yaklaşımları, devlet yönetimleri doğrultusunda farklılık gösteriyor ve farklı isimlerle anılıyor.

En baştan başlayalım: Birleşmiş Milletler 2010 yılında, 12 Ekim gününü İspanyolca Dili Günü ilan etmişti. Ama daha sonra tarihi değiştirerek, İspanyol Yazar Cervantes’in ölümüne atfen 23 Nisan olarak ilan etti. Böylece bir kıtanın mevcut medeniyetini ve dillerini yok ederek dilini empoze eden ve bu sayede İspanyolcayı dünyanın en çok konuşulan dillerinden biri haline getiren anlayışı bir kutlama vesilesi olmaktan çıkardı.

Ama bugün mesela İspanya’da ulusal bayram, ABD’de Kristof Kolomb Günü ve Latin Amerika’nın pek çok ülkesinde de farklı ırklara, kültürel çeşitliliğe saygı adı altında kutlanıyor.

Ancak bazı ülkeler bugünü, keşif adı altında o güne dek Amerika kıtasında yaşayan yerli halkların ve medeniyetlerin yok edildiği, köleleştirildiği ve kıtanın sömürüsünün başladığı gün olarak kabul ettikleri için farklı adlar veriyorlar. Örneğin Venezuela, Nikaragua gibi ülkeler Yerli ve Siyah Halkların Direniş Günü, gibi isimlerle anıyorlar.

Amerika kıtasındaki yerliler de keşiflerin bu kıtada büyük acılara ve sömürüye neden olduğundan yola çıkarak daha çok anma ve farkındalık üzerine yoğunlaşıyorlar. Amerika yerlilerinin haklı olarak ortak savundukları şu; bu keşif değil, o topraklarda zaten binlerce yıldır insanlar yaşıyordu.

Heykeller yıkılırken

Geçtiğimiz günlerde Kanada kaynaklı bir video izledim. Bir haber bülteniydi ve bültende büyük bir parkın girişinde yer alan bir asker heykeli konu ediliyordu. Profesör olduğu belirtilen kişi bu heykelden rahatsızlığını dile getiriyor, Kanada’da yerli halkların çektiği acıları hatırlatarak bu heykelin burada olmaması gerektiğini söylüyordu. Hatta üzerine giydiği bir teatral kostümle heykelin yanına gidip onunla konuşuyor ve neden burada olmaması gerektiğini anlatıyor, sonra elindeki uzun kumaşı heykele geçirerek “hadi kalk buradan gidelim” diyordu. Tabii ki yerinden kıpırdamayan heykele “gelmek istemiyor musun, peki sen bilirsin” diyordu. Profesörün yaptığı pasif bir eylemdi. Ama kıta boyunca heykellere boya atmak, kırmak, taşlamak gibi eylemleri de duyduğumuz günlerdi. Kanada’daki heykel ise bugün Toronto Üniversitesi’ndeki, Kanada Dominyonunun ilk Başbakanı John MacDonald heykeli idi.

Son yıllarda keşifler ve ardından gelen sömürgeleştirmeye karşı sesini giderek yükselten protestolar bazı heykellerin tahribi, yıkılması ya da çeşitli gösterilerle sahne oldu. Aslında sömürgelerin bağımsızlıklarına kavuşmalarını da bu sömürgecilerin, kıtada yerli halkla birlikteliğinden doğan melez çocukları sağlamıştı. Eski sömürge valileri ya da memurlarının çocukları ya da bizzat kendileri, bağımsızlığın komutanlarıydı. Bu kişilerin heykelleri kıtanın çeşitli yerlerine dikilmişti. Ancak artık yerli halka acı veriyordu. Hele ki bu kişilerin bazıları yerlilere karşı bir hayli gaddardı.

Heykel işi zor…

12 Ekim’e dönelim

Kolombiya’da da yerliler bir süredir 12 Ekim konusunda seslerini çıkarıyorlar.

Uribe de tweet’inde “12 Ekim Minga’sının hedefinin devletin sosyalistler tarafından ele geçirmesi” olduğunu söyledi. Minga dediği yerli halkların 12 Ekim yürüyüşü. Twitter üzerinden yürüyüşü hedef gösteren Uribe, çağrının nedenlerinin sosyalizm lehine çarpıtılmış bir tarihin temsili olduğunu iddia etti

Kolombiyalı Cauca yerlileri herkesi, bölgede gerçekleşecek olan La Minga’ya katılmaya çağırmıştı. Cauca Bölgesel Yerli Konseyi’ne (CRIC) göre, Kolombiyalı farklı yerlerinden etnik grupların yaklaşık 60.000 kişiyle katıldığı yerli yürüyüşü Minga, bir sosyal hareket. CRIC organizatörleri, 12 Ekim’de yapılması planlanan protestoların, yeryüzünü ve madencilik şirketlerinin işgaline karşı toprak özerkliğini savunmak için yapılacağını söylüyorlar.

Çiftliği “El Ubérrimo” da gözlerden uzak bir hayat yaşayan başkan, “sosyalist ideolojinin çarpık bir tarih sunumu yoluyla gençlere empoze edildiğini” iddia etti. Ayrıca, İnsan Hakları, ifade özgürlüğü ve protesto hakkının, diğerleriyle aynı hakları reddeden yerli toplulukların şiddet eylemlerini savunmak için kullanıldığını savundu ve hükümetten de “vandalizmi” önlemek için yetkili önlemler almasını istedi. “Sosyalist diyalog, vandalizmi meşrulaştırmak ve totaliter uygulamaya doğru ilerlemek için bir aldatmaca olduğunda, demokratik Devlet otoritenin kullanılmasını önceden öngörmek zorundadır” dedi. Yürüyüşlerin katliamları teşvik ettiklerini ima etti. Daha sonra ise yanlış anlaşıldığını, protestolara teröristlerin sızma ihtimalinden söz ettiğini söyledi.

La Minga ne talep ediyor?

Yerli halkın protestosunun nedenleri arasında, maden ve altın şirketlerinin şirketlerin bölgelerini işgal ettiğini söylüyorlar. 37 şirket, Maden ve Enerji Bakanlığı’ndan 24 arama noktasında çalışma ve sözleşme talebinde bulunuyor. Bunların arasında Las Mercedes deresi, Salado nehri, Cresta de Gallo tepesi, El Duende ve Piedra Pintada dereleri, Nasa halkı tarafından kutsal sayılan yerler var.

La Minga koordinasyonu, “Bu faaliyetler bilindiği andan itibaren, bölgenin yerli yetkilileri bunu kabul etmediler ve barışçıl direniş ve toprak kontrolü eylemleri gerçekleştirdiler, geri çekilmelerini talep ettiler ve bunu yapmak için son tarihler verdi.” Örgüt, şikayetlerin Savcılık Ofisi, Cauca Bölgesel Özerk Kurumu, Ombudsmanlık Bürosu ve belediye yetkilileri gibi Devlet kurumlarına yapıldığını, ancak herhangi bir yanıt almadığına dikkat çekti.

--

--

No responses yet